19 Mart 2010 Cuma

Doğruya Doğru

Uzun süredir bloğa belli bir konu hakkında kendi düşüncelerimi savunacağım bir yazı yazmayı düşünüyordum. Önce konu bulmakta zorlandım, bulduğum konuları beğenmedim, ama bir şekilde konu seçtim birkaç tane. Blog yazısı bu, bir iki tespitimi yazarım, biraz laf uzatma, birbirine bağlama olayları yeterli olur diye, araştırma da yapmadan çok rahat bir yazı çıkarırım diye düşünüyordum ki. Nasıl biri olduğumu unuttuğumu farkettim.

Bir konu hakkında 1 saat düşünüp taşınıp ortaya(içime) bir tez atayım, hemen ardından tezimi çürütmek için 5 saat daha düşünüyorum. O kadar saat düşününce çürütüyorum da tabi. Malesef bir şekilde tezi de antitezi de oluşturan ben oluyorum. Tek başıma diyalektik yaratıyorum ama ortaya sentez çıkmıyor. Veya ben sentezi sevmiyorum. Bir kere de bu "kesin doğrudur" diyebileyim. Ya da hayatta bir kişi, bir olay, bir konu "kesin doğru" olsun.

Kendi görüşlerimi çürütmeye çalışmamın en büyük nedeni, hata yapmaktan kaçınmak. Hata yapmaktan kaçınmamın nedeni "yapma,etme"(hoop in çocukluğa) fiilleri ile çocuk yetiştirme yöntemi. Bu fiiller o kadar kısıtlıyordu ki beni; ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi hep düşünerek haraket ettim. Fazla da kullanılmıyordu bana karşı bu sözler gerçi. Fazla uslu olduğumdan mıydı yoksa, tek "yapma,etme"lik çocuk muydum hatırlamıyorum. Sonuç olarak etkisi hala sürüyor. Bu yetiştirilme yöntemi, iyi mi oldu kötü mü oldu karar veremiyorum. Yeri geliyor, bu huyumu çok seviyorum, "insanım, düşünüyorum" diyorum; yeri geliyor, "başlatma insanından".

2 yorum:

uur dedi ki...

ben ne dersem, o doğrudur!

Adsız dedi ki...

teraziye tıkladım kanka